Sağlığı bozan sebepler bulunduğu gibi, vücûdu hasta eden ruh ve beden alâkasını bozan mânevî sebepler de var. Tıbbî âletlerle bilinmeyen bir sebeple insan hastalanır, ruh ve beden acı çeker. Maddî sebebi anlaşılmayan hastalıklardan biri de “Nazar değmesi”dir.
Düşmanlık, hased ve kıskançlıkla bakmak, rûhun penceresi bulunan gözden fırlayan düşmanca bakışlar,  karşıdaki varlığa saplanır. Elektrik şeraresi gibi çarpıcı bir tesir meydana getirir.


Bazı nazar değmeler cereyan çarpmış gibi hasta eder. Ölüme sebep olanlar da var. Ok gibi saplanan bu bakışa “İsâbet-i ayn” göz değmesi, kısaca nazar denir. Nazar insanlarla birlikte ekilmiş ve dikilmiş şeyler üzerinde de tahribât yapar. Nazar haktır. Dağı bile ufalayıp hakir eder.
H.Ş.: “Nazar insanı kabre; deveyi kıdre koyar.” (Feyzül kadir C. 4 S. 397)
Kötü kimsenin kıskançlık ve kinle bozulmuş rûhla bir şeye bakması karşıdaki varlığa zararlı olur. Hadîs-i şerifte: “Baykuş’ta  (uğursuzluk diye ) bir şey yoktur. Fakat nazar değmesi haktır” buyuruluyor. Gözü keskin kimseleri kiralayarak düşmanından intikam alanlar bile olurdu. Mekke müşrikleri gözü dokunaklı bir adamla anlaşma yapmış, Resûlüllah (S.A.V.)’i nazara uğratmasını istemişlerdi.
Kin ve kıskançlıkla bakıp güçlü deveyi çökerten bu adam Peygamberimizin geçtiği bir sırada ona küfür, öfke ve hasedle nazar etmişti. Allahü Teâlâ Resûlünü korumuş ve şu âyet-i kerîme nâzil olmuştur:
“Hakikat o kâfirler zikri işittikleri zaman az kaldı seni gözleriyle yıkacaklardı. Hâlâ da (kin ve hasedlerinden) o, mutlaka bir mecnundur, diyorlar” (S. Kalem 51)  
İnsan bir canlıya zarar vermemek için  “Mâşallah lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh” demeli; kendisine nazar değmemesi için de Kalem Sûresi 51’inci âyetini okumalıdır.
Hz. Esmâ “Ey Allah’ın Resûlü! Câfer’in çocuklarına çabuk nazar değmekte. Onlara okuyabilir miyim?” diye sordu. Resûl-i Ekrem: “Evet, (okuyabilirsin). Şâyet kaderin önüne geçen (kaderi değiştiren) bir şey bulunmuş olsaydı göz (değmesi) olurdu” buyurdu.
Resûlüllah Efendimiz torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’e nazar isâbet etmesin diye “Üîzükümâ bikelimâtillâhittâmeh.. min külli şeytânın ve hâmmeh... ve min külli aynin lâmmeh...” duâsını okur ve İbrâhim A.S., oğulları İshak ve İsmâil’i bu duâ ile Allah’a sığınmalarını emrederdi” buyururdu. (Tuhfetül Ahvezî C. 6 S. 220-21)
Hz. Âişe Vâlidemiz “Resûlüllah (S.A.V.) göz dokunmasından dolayı nefes etmemi bana emretti” demiştir. (Buhârî)               
İnsana kendi nazarı da dokunur. Aynaya bakınca kendini beğenen, “Yâ Allah! Beni güzel yarattığın gibi, huyumu da güzel yap” diye duâ etmeli. Süleyman bin Abd’ül Melik aynaya baktı ve görünüşü hoşuna gidince “Ben de genç bir hükümdarım”, dedi ve kendi nazarıyla hastalanıp bir ay geçmeden vefat etti.
Hadîs-i şerifte: “Göz değmesinden Allah’a sığının. Çünkü nazar değmesi haktır”. “Biriniz kendi nefsinden, malından ve (din) kardeşinden hoşuna giden bir şey görürse ona bereketle duâ etsin. (Allâhümme bârik fîhi desin.) Zîrâ nazar haktır.”  Şeytan ve ona uyanların hasedi, nazarı değer. Âyet’ül- kürsî, Muavvezetiyn sûrelerini okuyarak ve “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh” diyerek korunmalıdır.
Sehl R.A., yıkanırken yanından Âmir R.A. geçmişti. “Bu günkü gibi (güzel bir vücût) görmedim” dedi. Sehl bayılıp düştü. Resûlüllah’a getirdiler.Resûl-i Ekrem ona: “Biriniz ne sebepten (din) kardeşeni öldürüyor? Biriniz kardeşinden hoşa giden bir şey gördüğünde, ona bereketle duâ etsin (mâşâallah, bârekellah)” desin” buyurdu.    

incemeseleler.com / Arşiv
 

   
© incemeseleler.com