"Kadınlarınızın mescidlere gitmelerine engel olmayınız. Onların evleri (ise) kendileri için daha hayırlıdır.

(Ebu Davud c. s.155)

Bu hadis-i şerif, kadının camiye gitmesini engellememekte, sadece kendi evinde namaz kılmanın daha hayırlı olacağım açıklayıp, bu cihete teşvik etmektedir.

Kadından izin talebi olunca, kocanın onu camiye gitmekten men etmeyip müsaade vermesi tembih edilmektedir. Kadın için mescide gitmek, dinimiz tarafından yüklenmiş bir vazife değildir. Kocası da onu mescide gitmeye zorlayamaz. Ancak kadından gelen bir istek üzerine izin vermezlik yapmamalıdır.

Peygamber (s.a.v.) Efendimizin asrında, mescidler sadece farz namazların eda edilmesi için inşa edilmiş değildi. Orada her türlü ilmi tedrisat, ictimai müzakereler, iç ve dış güvenliği alakadar eden hususlar hep mescidte konuşulup karara bağlanmaktaydı.

Yapılan va'zlar ve ilmi çalışmalardan kadının da fayda­lanması, fıtri ve akli kabiliyetine göre ilmi konuşmalardan na­sibini alması için buralara gitmesine izin verilmiş idi. Hadisin metni dikkat süzgecinden geçirilecek olursa "Cemaatle na­maz kılmak için" diye bir kayıt yoktur. Sadece mescidlere gitmekten söz açılmış bulunmaktadır. Bu sebeple, mescidler­deki dini, ilmi, ictimai, ahlaki ve her türlü konuşmadan fayda­lanmasına izin verilmiş olmaktadır.

Ancak namazlarını evlerinde kılmaları onlar için daha se­vaptır. Eğer camide va'z, nasihat gibi bir şey yoksa, namazlarını evlerinde kılmaları kendileri için daha iyidir. Çünkü her türlü dedikodudan ve fitneden uzak kalmak için evinde bulunmak en münasip yoldur.

İmam Nevevi'nin beyan ettiklerine göre, bu hadisten anlaşılan zahiri mana, kadının mescide gitmesini engelleme­mektedir. İlim erbabı, bu hadis-i şerifle birlikte, birçok hadis-i şerifi de dikkate alarak kadının mescide gidebilmesinin şartlarını tesbit etmişler ve bu şartlara riayet eden kadının mescide gidebileceği görüşünü müdafaa etmişlerdir. Bahsimize mevzu teşkil eden şartlar şunlardır:

a)    Mescide giderken koku sürünmüş olmayacak,

b)  Bilezik ve halhal gibi ses çıkaran zinetlerini takınmış olmayacak,

c)     Mescid'te erkeklerle karışık halde bulunmayacak,

d)     Genç kadın sınıfından olmayacak,

e)  Yollarda fitne ve fesadın bulunmadığından emin ola­cak.

İmam Ebu Hanife Hazretleri, "Kadın, öğle ve ikindi namazlarından başka vakitlerde camiye çıkabilir. Bu öğle ve ikindi vakitleri, fasık ve facirlerin sokaklarda çok olduğu zamanlardır. Akşam, yemek vakti; yatsı ve sabah namazı vakitleri ise uyku zamanlarıdır." demiştir.

İmam Ebu Yusuf ile İmam Muhammed, beş vakitte kadının namaza çıkabileceği görüşündedirler.

Hanefi mezhebinden olup Buhari'yi şerh eden Ayni mer­hum ise diyor ki:

"Fesat yaygın olduğu için, bu zamanda verilen fetva, kadınların her vakitte cami ve mescidlere çıkamayacağı görüşü üzerinde ağırhk kazanmak­tadır."

Özetlenecek olursa: Camide namaz kılınıp, vaz dinlenip din­lenilmeyeceği, sokakların ve zamanın şartları, kadının genç veya yaşlı olması düşünülerek ona göre karar verilmesi en uy­gun yoldur. Hadis-i şerifte, kadınların camiye gitmesine mani olunmaması emredilmekte ama, her türlü tehlike varken de gönderilmesi emredilmemektedir.

Amre binti Abdirrahman'dan Hz. Aişe (r.a.) validemizin şöyle söylediği naklolunmaktadır: Kadınların neler yaptıkları Resulüllah (s.a.v.) e ulaşmış olsaydı, İsrailoğullarının kadınlarının men olunduğu gibi, onları mescide gitmekten men ederdi.

Nitekim hadis-i şerifte buyuruluyor ki,

"Ey insanlar, mescidlerde zinet kuşanmaktan ve (yürürken) sallanmaktan kadınlarınızı engelleyiniz. Hakikat (şudur:) İsrail oğulları, kadınları mescidlerde zinet takınasıya ve salınarak yürümeye başlayasıya kadar lanetlenmemişlerdir."

(et-Terğib ve't-Terhib c. 3, s. 85)

Bu hadis-i şerifi kadınlarımız tekrar tekrar okumalı ve bu­rada anlatılan lanetlenmiş kadınlardan olmamalıdırlar.

"Hangi kadın koku sürünür sonra mescide (gitmek için) çıkarsa, gusül edercesine temizlenesiye kadar hiçbir namazı kabul olunmaz."

(İbni Mace c. 2, s. 1326)

Kadını günaha sokan ve dışarı çıkmasını engelleyen şey, sü­rünmüş olduğu kokudur. Ya koku tamamen uçasıya kadar evinde oturmalı veya büyük bir dikkatle, sanki guslederken ovuşturuyormuşçasına kokulu uzvu yıkamalıdır. Bunu yapmadan camiye gidecek olursa, namazının kabul olunmayacağı ha­ber verilmektedir.

Peygamber Efendimizin asrında kadınlar mescide gitmek­ten yasaklanmamışlardı. Camiye gelirler ve en arka safta du­rup namazlarını kılarlardı. Resulüllah Efendimizin, zevcele­rini ve kızlarını bayram namazlarına götürdüğünü İbn-i Abbas (r.a.) rivayet etmişlerdir.

(Etterğib ve't-Terhib c. 3, s. 85

Yaşlı kadınların, yatsı ve sabah namazlarını cemaatle kılmak için camiye gitmelerine bir şey denilemezse de genç kadınların evlerinde namaz kılmaları akla ve hikmete daha muvafıktır.

Bu yasaklığın sebebi, bilhassa zamanımızda dışarı çıktıklarında örtünmeye dikkat etmemelerinden, bazı fitnelerin doğmasına ihtimal bulunduğu içindir. Yoksa cemaat teşkil et­melerine bir mani yoktur.

Camiye gelecek kadınlar; kocasından izin almadan gelme­meli, koku sürünmemeli, erkek cemaatin arasına karışmamalı ve yüksek sesle konuşmamalıdır. Bu şartlara riayet eden bir kadının cemaatle namaz kılmak için, cum'a ve bayramlarda va'z ve hutbe dinlemek için camiye gitmesi caiz görülmektedir.

Bu müsaadenin verilmiş olmasına rağmen, va'z ve öğüt din­lemek maksadı müstesna, sadece namaz kılmak için kadınların evlerini tercih etmeleri daha iyi bir hareket olur.

Kadınlar camilere gidebilirler. Ama hem onların girip çıktıkları kapı ayrı olmalı, hem de erkekler o kapıdan girmeme­lidir.

.

.

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eserin başka sitelerde yayımlamak yasaktır! Link verilebilir.

   
© incemeseleler.com