İlim, bilmek demektir. Bilmeden hiçbir şey yapılamaz. İlmin gereğini yapmadıktan sonra da, o ilim bir işe yaramaz. Demek ki, her ikisi de birbirine bağlıdır. Ama ilmin üstünlüğü hiç bir zaman tartışılmaz. Şu misalde olduğu gibi:

İki kardeş varmış. Biri alim, biri derviş. Alim olan, ilmiyle mümkün olduğu kadar amel etmeye uğşırmış. Diğeri ise ilme o kadar önem vermez ve mühim olan ibadet" dermiş.

Bu iki kardeş bir gün konuşuyorlarmış. "Mühim olan ibadettir" deyip cahillikte israr eden diyormuş

- Ben bundan 10 sene önce bir fareyi bilmeden öldürdüm. Çok pişman oldum. O pişmanlıktan dolayı 10 senedir, onun ölüsünü sarığım da taşıyorum.

Diğer kardeş demiş ki:

_ O halde  10 senelik namazını kaza etmen lazım. Çünkü sarığında leş taşımışsın. Onunla namaz kılmak caiz olmaz.

 

Değerli okuyucular, ilmin değeri işte burada anlaşılıyor. Çünkü, her müslüman kendisine lazım olacak kadar ilmi öğrenmek mecburiyetindedir. Eğer o kardeş, namazın ne şartlarla caiz olup hangi durumlarda caiz olmayacağım bilseydi, bu hataya düşmezdi. İşte o kadar ilmi öğrenmesi kendisine farzdı. Fakat ne kadar ilim sahibi olunursa olunsun, eğer o ilimle amel yani ibadet edilmiyorsa, onun da hiç mi hiç değeri yoktur.

İlme evet, ama onunla ibadet etmek şartıyla.

.

.

Ali Eren - Dini Hikayeler

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !

   
© incemeseleler.com