Evlenmek isteyen bir kimse, kendi kendine "sabahleyin ilk defa kime rastlarsam, onunla istişare edip, dediğini tutacağım" demiş. Sabah evden çıkınca, kamıştan bir ata binmiş ve elinde deynek olan "deeh" diye koşup duran bir deliye rastlamış.

Deli, adama yaklaşınca:

- Çekil atımın önünden, sonra seni çiğner, demiş. Adam bu durum karşısında ne yapacağına önce karar verememiş. Fakat akşam kendi kendine verdiği karara uyarak, deli de olsa bu­nunla istişare edeceğim demiş. Deliye:

- Atını durdur, sana bir şey soracağım, demiş. Deli:

- Sor bakalım, demiş. Adam sormuş:

- Evlenmek istiyorum, nasıl birisiyle evleneyim?

Deli cevap vermiş:

- Kadınlar üç kısımdır. Birincisi faydalı, ikincisi zararlı, üçüncüsü de ya faydalı ya zararlı olur.

Adam bunların açıklamasını istemiş. Deli de şöyle açıklamış:

- Birincisi bakire kızdır. Gözü sende açılır. Kalbi sana bağlı olur; ancak sana sevgi besler.

İkincisi kocası ölmüş olan duldur. Senin malını yer, çocuk­larına yedirir ve eski kocasına ağlar.

Üçüncüsü çocuksuz duldur. Eğer onu memnun eder, eski kocasından iyi olursan, senin için iyi olur. Aksi halde sana za­rarlı olur.

Bunun üzerine o adam:

- Bu senin söylediklerin çok akıllı bir adamın sözüdür, de­yince, Deli:

- Beni mühim bir davaya kadı yapmak istediler, ben de kur­tulmak için kendimi deli yerine koydum, demiştir.

Peygamberimiz (s.a.v.) hanımlarından sadece Hz. Aişe an­nemizi bakire olarak almıştı. Bir gün Aişe annemiz, Peygamberimiz (s.a.v.)'e "Ya Resulallah, sen bir vadiye insen, orada yaprakları yenmiş ve yenmemiş ağaçlar görsen; deveni hangi ağaçlarda otlatırdın?" dedi. Peygamberimiz (s.a.v.):

"Yaprağı yenmemiş ağaçda otlatırdım" buyurdu. Hz. Aişe de "İşte, o benim," dedi. Bununla, kendisinin peygamberimizle ba­kire olarak evlendiğine işaret etmiş oluyorlardı.

. 

. 

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri 

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !

   
© incemeseleler.com