Resul-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz bir gün kızı Hz. Fatıma'nın evine geldi. Hz. Ali'yi evde bulamayınca, "Amcamın oğlu nere­dedir?" diye sordu. Hz. Fatıma, "Benimle onun arasında küçük bir şey olmuştu da, bana öfkelenerek evden çıktı gitti ve öğle uy­kusunu benim yanımda geçirmedi!" cevabını verdi. Resul-i Ekrem, o civarda bulunan Hz. Sehl'e: .

- Ali nerededir? dedi. Sehl (r.a.) bakıp geldi ve:

- Mescidde yatmaktadır, dedi. Resulüllah onun yanına

geldi. Hz. Ali; toprağın üzerine yan gelip yatmış, ridası omu­zundan düşmüş, vücuduna tozlar bulaşmıştı. Resul-i Ekrem (s.a.v.) bir taraftan toprakları silkiyor, bir taraftan da, "kum, ebe't türab, kum ebe’t-türab!" diyordu.

Fahr-i Kainat Efendimiz, küçük bir kırgınlığa bile razı o1­mazdı. Hemen aralarını düzelterek yuvanın saadetini yerine getirdi. Hz. Ali kendisine "Ebe't-türab=toprak babası" denilme­sinden çok hoşlanırdı. Zira bu lakab ona Allah Resülünün verdiği bir lakap idi.

Bu hadise anında Peygamberimiz'in, Hz. Fatıma Validemizle "Ey Fatıma, Ali sana kızgın olarak ölsen, senin ce­naze namazını kılmak" dediği rivayet edilmektedir. Bu da, koca hakkının ne derece ehemmiyetli ve onu terk etmenin de ne bü­yük bir günah olduğunu izah etmektedir.

Araları açılan karı-kocanın arasını düzeltmek için ya bir hakem veya münasip bir kimse aralarına girerek onları barıştırmak yoluna gider.

Buna rağmen bir netice alınamazsa, erkek yine de hemen karısını boşama cihetine gitmemelidir. Geçimsizlikte en büyük vazife, kendisine ev reisliği verilmiş olan erkeğe düşer. O ma­dem evin reisidir, o halde her çareyi denemeli ve yuvanın yıkılmamasını temin e çalışmalıdır.

Geçimsizlik kadından gelir, huysuzlukta direnirse, takip edilecek yol Kur'an'da gösterilmiştir:

Şerlerinden, serkeşliklerinden yıldığınız kadınlara gelince: Onlara (evvela) öğüt verin, (vaz geçmezlerse) ken­dilerini yataklar (ın) da yalnız bırakın. (Yine kar etmezse) döğün. Size itaat ederlerse aleyhlerinde bir yol aramayın. (Nisa süresi, ayet: 34)

Burada "kadın dövülür mü" diye bir soru hatıra gelebilir.

Evet dövülmez; fakat bu ifade de aile ve ev demek, "itaatsizlikte direnen, devamlı kederli, üzüntülü kadın" demek olmadığı da unutulmamak lazım gelir. Sırasına göre insanca olmak üzere birkaç tokat, güzel bir ders olabilir. Şair Ziya Paşa merhum:

Nush ile uslanmayanı etmeli tektir.

Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir, diyor.

Evet, en iyi aile yuvasını kuran kadınlar, Allah Teala'nın tüm emirlerini yerine getiren, yasaklarından kaçınanlardır. Kocalarına bağlanan, onlara itaat eden kadınlar, hiç şüphe yok­tur ki, Allahü Tealalnın emirlerini yerine getiren kadınlardır. İtaatsizlik, hırçınlık etmeyen kadını kocası niçin azarlasın, ni­çin döğsün? Bununla beraber, Cenab-ı Hak erkeklere, itaatsiz­likte bulunup hırçınlık yapan kadınlara evvela nasihat etmele­rini, onlara öğüt vermelerini, bunlarla hırçınlıklarından vaz­geçmezlerse yataklarında yalnız bırakmalarını emrediyor. Ve en nihayet bu da kar etmezse karılarını hafif dövmelerini emre­diyor. Bu ameliyelerden sonra da kendilerine itaat eden kadınlar hakkında başka bir yol aramamalarını, geçimsizliğe yol açacak veyahut aradaki geçimsizliği daha da fazlalaştıracak hususlardan kaçınmalarını, onları boşamak için aleyhlerinde bir yol aramamalarını erkeklere emrediyor.

Hırçınlık etmek, geçimsizliğe sebep olacak hareketlerde bulunmak, yalnız kadınlarda aranmaz. Bu hususlar erkeklerde de bulunur. Erkeğin geçimsizlik etmesine, karısından yüz çevirmesine karşı Cenab-ı Hak kadına da nasihatta bulunmak üzere şöyle buyuruyor:

"Eğer bir kadın, kocasının uzaklaşmasından (yatağını terk etmesinden, nafakasında ihmal göstermesinden), yahut (herhangi bir suretle kendisinden) yüz çevirmesinden endişe ederse, sulh ile aralarını düzeltmekte ikisine de vebal yoktur. Sulh" daha hayırlıdır. Zaten nefislerde kıskançlık hazırlanmıştır. Eğer iyi geçinir, (kadınlara eziyetten) sakınırsanız, şüphesiz ki Allah yapacağınız her şeyden "tamamen haberdardır. "

Kur'an-ı Kerim'de aile geçimine dair huküki emirlerden başka bir takım ahlaka ait nasihatlar da vardır. Gerek erkek ol­sun, gerek kadın olsun, geçimsizlik gösterdiklerinde hemen boşamaya yahut nikahın feshedilmesi için mahkemeye başvurmaları dinen doğru görülmemektedir. Yukarıda zikre­dildiği gibi, ilk önce kendi aralarında anlaşmaya çalışırlar, ol­mazsa her iki tarafın ailelerinden aralarını bulmak için iki ha­kem tayin edilmesi ve onların vasıtası ile sulh olmaları tavsiye olunmuştur. Bütün bu iyi hareketler ve samimi başvurmalar bir fayda vermezse, o zaman karı-koca boşanmaya giderler. Bu hususda Cenab-ı Allah buyuruyor ki:

"Eğer (karı-koca) birbirinden (boşanıp) ayrılacak olur­larsa, Allah her birini kendi keremiyle ihtiyaçtan zen­gin kılar. Allah (ın) lütf u inayeti geniştir. (O) tam bir hüküm ve hikmet sahibidir." (Nİsa süresi, ayet: 130)

.

.

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eserin başka sitelerde yayımlamak yasaktır! Link verilebilir.

   
© incemeseleler.com