Kefâ ve kefâet, müsavat ve mümaselet mânasına, isimdir.

Kifa; mükâfat misilli mastardır. Nazîr mânasına, isim dahi olur bu mânada (Küf'ü) lâfzı şayidir ki, cüzü veznindedir (1).

Kefaet, kadının erkekte arayacağı şeydir. Ve nikâhın lüzumu için muteberdir. Erkek, dilediği kadını, kendisine firaş edinebilir ve firaşın hakîr olmasından dolayı, onun şerefi haleldar olmaz. Halbuki, şerefli bir kadın, kendisinin kadr ve kıymetiyle gayri mütenasip, bir erkeğe, firaş olmaktan soyca arlanabilir.

Binaenaleyh, zevç ile zevce arasında, altı hususta müsavat aranır (2). Ve yahut o hususlarda, zevcten aşağı bulunur.

Onlardan, nesep Arap kavminde aranır. Araplar, bu hususa çok dikkat ve itina ederler.

İslâm ve hürriyetçe; kefaet, evlenmede esastır. Bu iki hususta kefaet — asıl cihetinden — muteber olmakla, binefsihi, müslim veya mutak olan, pederi dahi müslim veya mutak olana, küf'ü olamaz. Yalnız babası müslim veya hür olan dahi, ebeveyni müslim veya hür olana, küf'ü olamaz.

Neseb, ced ile tam olduğundan, baba ve ceddi müslim veya hür olan ced beced müslim ve hür gibidir.

Hirfet ve diyanet ve mâl, hususlarında kefaet aramak dahi, umûmidir.

Âlî sanaat erbabı, ile hasis sanaat erbabı yekdiğerine küfüv olamaz. Ashâbı vazaif, hirfet ehlinden mâdûddur.

Fâsık olan kimse (3), gerek fıskını ilân edici olsun ki ona «fâsikı mücâhir» tâbir olunur, gerek olmasın, sâliha bir kıza ve hattâ, sulâhâdan olan bir kimsenin kızına, küf'ü olamaz.

Malen kefaette, zevcin mehri muacceli îtâya, ve hirfet ehli olmadığına göre, hem de zevcenin, bir aylık nafakasına ve hirfet ehli olduğuna göre, her günün nafakasına, iktidarı kâfidir (4).

Bunlara malik ve muktedir olan erkek, emvali azîmeye malik olan kadına küfüvdür. Bunlara malik olmayan erkek, hiç bir kadına küf'ü değildir (5).

Kefaetin itibarı, akdin iptidasındaki duruma göredir. Mal gibi, zevale maruz olabilenin, sonradan zevali zarar vermez.

Fakir düşen kimsenin, sonradanki acz ve iftıkarına mebni, zevcesi kendinden tefrik olunmadığı gibi, tezevvücü anında küf'ü olup ta, sonradan fücûre düşenin nikâhı dahi, fesholunmaz.

Mezkûr altı husus dışında, kefaet aranmayacağından, beldeye ve gençliğe ve güzelliğe itibar olunmaz. Köylü erkek, şehirli kıza, ve ihtiyar kimse genç kıza, ve çirkin koca çok güzel kadına, küfüdür.

Kefaet dâvâsı ve nikâha itiraz hakkı, asabeden olan velilerindir (6).

Hürrei mükellefenin nefsini - velînin izni olmaksızın - küfün gayriye tezvirinde, nikâha sıhhatinin takdiri üzere, velî mûteriz olarak - çocuk olmadıkça - (7) onu, hâkime feshettirebilir. Nikâhın teceddüdü ile, itiraz hakkı dahi, teceddüd eder.

İtiraz hakkı, evvelce razı olmamağa mütevakkıftır. Hürrei mükellefeyi, velîler kendi rizası ve rizalariyle, küf'ü olmayan bir kimseye, bilmeyerek tezviç etmiş olup ta, o kimsenin küf'ü olmadığı tebeyyün etmek suretinde, onların kusur edip, araştırmadan verdikleri itiraz hakları olamaz.

Meğer ki, akid vaktinde, kefaeti şart kılmış olalar. Yahut zevc, kendinin onlara küf'ü olduğunu söylemiş olması üzerine, aktedilmiş olup ta, küf'ü olmadığı sonradan, zahir olmuş ola. O halde, velîlerin itiraza hakları olur.

Velîlerin rızâsı, ya sarahaten veya delâleten, olur. Gelen ağırlığı kabul etmek yahut velîme veya zifaf tertibinde bulunmak, delâleten rızâdır. Sükût rıza değildir.

Vilâyet, tecezzî etmeyen sebeple sâbit ve mütecezzî olmayan bir haktır. Her velî için kemali veçhile sabit olmakla, velîlerden bir takımının rızası, cümlesinin rızası gibidir. Daha yakın ve daha kuvvetli olmadıkça, biri diğerinin rızasını, bozamaz.

Nefsini, mehri mislinden daha aza nikâhlayan, hürrei baliganın dahi velîsi, mûteriz olabilip, ya zevc onu itmam eder veyahut - ârın defi için -hâkim onların arasını tefrik eder. Hâkimin tefriki, velînin talebi üzerine, zevcin huzurunda olur (8).

Duhul vâki olmamış ise, mehir dahi yoktur. Eğer velinin tefrikinden evvel, zevc - duhulden mukaddem - tatlik ederse, onda mehir ahkâmı cereyan eder ki, mehri müsemmanın yarısı lâzım gelir.

Tefrikten evvel, Zevceynden birinin vefatı, vukubulmak dahi, böyledir ki, mehri müsemmanın tamamı lâzım gelir.

Bunlarda, velînin itmam talebine hakkı olamaz.

İşbu tefrik, talâk değil, fesihtir. (Talâk kitabına bakınız).

------------------

(1) İhlâs sûrei şerifesindeki «küfüven» lâfzı gibi.

(2) Çünkü, âdet hasebiyle, işler ancak ikisi de küf'ü olanlar arasında intizambulur. Zikrolunan hususatı sitte, onlarla beynen-nâs tefahur olunur. Bundan dolayı,onları göz önünde bulundurmak gerektir.

(3) Fısk: Hurûçtur. Fukahâ ıstılahında, fâsik: Mânası irtikâbiye ile, hak hududundan çıkandır. Namaz kılmayan yahut içki içen müslim, fâsiktir.

(4) Lâkin, nafakaya iktidar, zevce erkeğe kadınlık edebilecek yaşta bulunduğuna göredir. Daha küçük ise, nafakası lâzım olmadığından, zevcin mehri muacceli itâya, iktidarı ile iktifa olunur. Kadının ihtiyar olması, cinsî münasebete mânîdeğildir.

(5) Hâkimlerden olup, agniyâdan bulunanın kızı, sâdattan olup, nafakaya kudreti olmayan fakire, küf'ü olmaz.

Çocuk, mehri muaccel için babasının veya annesinin ve pederi cihetinden bulunan dede ve ninesinin zenginliği ile küfü' sayılır.

(6)Bâliğa Hind, nefsini küfü olmayan Zeyde tezviç edip, Hindin zi-rahm cihetinden velîsi, Amrden gayri kimsesi olmasa, Amr için, itiraz hakkı var mıdır?Cevabı: Yoktur. Vilâyet bahsinde geçtiği ve fetvâlarda tasrih olunduğu üzere, baba ile ceddin gayri olan velînin sagîreyi, küf'ünün gayriye tezviç etmesi, sahih olmamakla, Zevceynden birinin vefatında diğeri ona, varis olamaz.

(7) Belli olan gebelik dahi, doğuma mülhaktır.

(8) Hükme muhtaç olan her ayrılış, zevcin gıyabında olamaz: Mevzuumuz, bülûğ hiyârı, liân, islâmdan ibâ, hadımlık, inniniyyet, ile tefrik gibi, hükme muhtaç olmayan firkat, zevcin gıyabında da olur: Muhayyerin hiyârı, hiyârı atâka gibidir.

   
© incemeseleler.com