Hacca giden kimse râbiğ gibi (her düşünceden azade refah ve huzur içinde imiş gibi), bir mîkatten ihram giyer. Evvelce tırnak kesmek, koltuk temizlemek gibi nezafetler icrasından sonra, gasl eder, yahut abdest alır. Elbisesini çıkararak, sünnet üzere, bir izar ile bir rida tutunur Onlara ilik düğme yapmaz ve uçlarını düğümlemez. Başını ve ayaklarını açık bulundurur. Başına bir şey giymez ve örtmez (Şemsiye tutabilir). Ayaklarına, üstü açık ayakkabı giyer. İhramlı Allahın himayesindedir.

Abdest alıp, ihram bağlandıktan sonra, iki rekât namaz kılarak: «Ya rabbi ben haccetmek istiyorum onu benim için kolaylaştır.» diye duâ (4) eder ve «Lebbeyk» okuyarak sesini yükseltir, telbiye (5) lâfızlarından birini eksik söylemezsin (6). Şunları ziyade edebilirsiniz.

Niyyet ile, bu telbiyeyi etmekle, muhrim olursun. Artık halîlen yanında ise, onunla —mücameatten— ve fuhş söylemekten ve füsuk ve meâsîden ve yoldaşlar ve hizmetçiler ve seyisler ile cedelleşmekten ve karada av avlamaktan, yahut avcıya onu göstermekten veyahut yerini ihbar etmekten ve dikişli veya yapıştırılmış libas giymekten ve sarık sarmaktan ve ayağa mest giymekten (7), başını yahut yüzünü örtmekten (8) ve tıraş olmak ve tırnak kesmek ve koku sürünmekten sakınırsın.

İhramda iken yıkanmak ve hayme yahut mahmel altında ve ev saçağı gibi yerlerde gölgelenmek (9) ve bele para bağlamak câizdir (10).

Her namaz kıldıkça ve yolda yokuş çıktıkça ve iniş indikçe ve yolculara rast geldikçe ve seher vakitlerinde telbiyeyi, çokça yap.

Mekkei Mükerremeye vardıkta müstahab olan, gusül etmektir. Gusül ederek, yahut abdest alarak, hemen haremi şerife gidersin ve müstahab olduğu üzere babı selâma varıp, oradan huşû ve tevazu veçhile, telbiye ederek ve makamın celâletini mülâhaza ile, tekbîr ve tehlîl eyleyerek ve salâvatı şerîfe okuyarak ve sıkışanlara lûtf ile muamele ederek Mescidi Harama girersin ve beyti muazzamı müşahedede, dilediğin duâyıedersin (11). Mescidi haramın tahiyyeti, tavaf olmakla, tahiyyeti mescid kılmayarak, hemen tavafı kudüm teşebbüsünde olursun Şöyle ki:

Telbiyeyi keserek tekbîr ve tehlîl ve salâvatı şerîfe ile. Haceri Esvedi istikbal edip, ellerini namaza durur gibi kaldırarak mümkün ise, haceri esvede dokunur ve onu sessizce tekbîl edersin. Orası pek sıkışık yer olmakla kimseye ezâ etmeksizin, yanaşmaktan âciz olursan elini koymağı bırakarak onu uzaktan işaretle, selâmlarsın. Tavafın mebdei bu olur. Bâdehû Kâbeyi sola alarak, Bâbı Kâbe cihetine doğru gidersin ve hatîmin arkasından Kâbeyi dolaşırsın ve başladığın yere gelirsin. Metâf dahilinde (12) bu veçhile, yedi devr yaparsın. Haceri Esvede her gelişte onu —mezkûr vech üzere— istilâm edersin (13). Yedinci devrenin istilâmı ile. tavaf sona erer olduğundan, haremi şerif dahilinde —Makamı İbrahim—denilen mübarek mevzie (12) varıp, iki rekât namaz kılarsın. Orada yer bulamaz isen, haremi şerifin neresinde kolayını bulursan, orada kılarsın. Sonra gelip, Haceri Esvedi yine istilâm edersin.

Her tavafta lâzım değil ise de, bu tavafı kudumun, ilk üç şavtında. remel edileceğinden, bunda muztabî bulunursun (13). İzdiham seni sıkıştırır ise, durup, remeli aralık buldukça edersin (14).

Tavaftan ve onun namazından sonra, saiy etmek için, haremi şeriften çıkıp (15) mes'âya gidersin. Saaye Safâdan başlamak üzere, (Sâfa) denilen basamaklı tepeye, Kâbe görününceye kadar, çıkarsın ve orada beyti muazzama dönerek, tekbîr ve tehlîl eder ve salâvatı şerife okur ve ellerini kaldırıp duâ eylersin. Sonra inip (Merve) cânibine yavaş yavaş gidersin. (Mes'â), iki tepe arası bir vadidir. Tepenin biri Safâ ve diğeri Merve'dir. Batnı vadîye, vusulünde karşılıklı ve biri, diğerinin istikametinde olmamak üzere, araları biraz uzak, iki yeşil sütun vardır ki, (Meyleyn Ahdareny) adı verilir. Onlar arasında hervele edersin. Yâni orasını pek süratle geçersin. Sonra yavaş yavaş yürüyerek, Merveye varırsın. Onun dahi, basamaklarından, Kâbe görünecek kadar (16) üzerine çıkıp, Safâ üzerinde yaptığını, burada da yaparsın. Yâni, beyti şerif cihetine dönerek tekbîr ve tehlîl ve tasliye ve ellerini açıp ve kaldırıp duâ edersin. Bununla, saayin bir şavtı, hâsıl olmuş olur. Sonra Merveden inip, yavaş yavaş yürüyerek ve zikr olunan (Meyleyn Ahdarayn) arasında hervele ederek, Safâya gidersin. Safânın üzerine çıkıp, evvel yaptığını ya parsın. Bununla da, saayin ikinci şavtı hâsıl olur. Sâfa canibinden dört gidiş ve Merve cânibinden üç geliş ile, yedi şavt hâsıl olur ki, bu eşvatı sebanın mecmuu bir saaydır. Gidip gelir iken telbiye eder ve hervele arasında «Allahım beni affet, bana acı ve bildiğin günahlarımın hepsini bağışla. Çünkü sen büyüksün.»

Tarifimiz, haccı ifrad olmakla (17) saay ettikten sonra, Mekkei Mükerremede, muhrim olarak mukîm bulunursun. Ne vakit istersen, beyti muazzamı bir çok tavaf edersin. Onlarda, remel ve saiy yoktur. Zilhiccenin sekizinci günü sabah namazını kıldıktan sonra hazırlanıp, Minâya gitmek üzre, tulûdan sonra Mekkei Mükerremeden çıkarsın. O gün öğle namazını Minâda kılmak, müstahaptır.

Telbiyeyi, tavaftan başka hiç bir halde terk etmezsin, Minâda, mescidi-hayf yakınına konup orada geceleyip ve ertesi (arefe) günü, alaca karanlıkta, sabah namazını kılıncaya kadar, ikamet edersin, güneş doğduktan sonra, oradan arafata gidersin, öğleye değin, durup, öğle vakti, Nemre mescidine varırsın. Orada okunan hutbelerden sonra, cemaatı kübra ile, öğle ve ikindiyi ceman kılıp (18) mahalli vukufa gidersin (19). Yalnız orada, vukuf olunmaz, olunsa da, kâfi olmaz. Arafatta vukuf için, zevâlden sonra mümkün olursa, gusl edersin ve cebeli rahmet kurbunda, ona karşı durup tekbir ve tehlil ve telbiye eylersin ve taam ister gibi, el uzatıp kendin ve ebeveynin ve din kardeşlerin için, duada, bütün gayretini ibzal edersin. Gözlerinden yaş çıkarmağa çalışırsın ki, kabul emâresidir. İcabeti, kuvvetle ümid ederek, duâda ilhah ve israr eyle.

(O gün niyaz ve tadarruda kısa etmemelisin ki, âfâkiye göre, tedarik ve telâfisi, pek kolay olmıyacak bir gündür. Onu, çadırlarda çay sohbetiyle zayî edivermek, lâyık değildir).

Vukufu, binek üzerinde etmek efdâldir. Yerde ayak üzeri durmak dahi, oturmaktan efdâldir.

Güneş batınca, herkes ile beraber, yavaş yavaş arafattan inersin. Kimseye ezâ vermeyerek, ara buldukça, sürat dahi edersin. Nâsın cahillerinin yaptıkları seyrin acele ve sıkışıklığından ve halka ezâdan daima ihtiraz üzere ol ki, onlar haramdır.

Müzdelifeye gelip, meşârı haram yakınına konarsın. Gelip geçenlere darlık olmamak için, en salim mahal orasıdır ki, batnı vadiden, biraz yüksek bulunursun. Orada akşam namazını, yatsı vaktinde, yatsı namazı ile beraber kılarsın. Akşam namazını, Müzdelifeye gelirken, yolda kılmak câiz değildir. Şayet kılmış bulunursa, fecrin tulûu olmadıkça, onu iâde eyler. İâde etmeden, fecir tulû ediverirse, o namaz, cevaza avdet eder. (Nitekim, kitâb-us-salâtın, evkat bahsinde geçmiş ve hâmişinde de zikr olunmuştur) .

Müzdelifede gecelemek sünnettir. Fecrin tulûunda, imam sabah namazını erken kıldırıp, vukuf eder. Nâs dahi, beraber vukuf eder. Müzdelifenin (Batnı muhassir) (20), denilen mevkiinden başka her yeri mevkıftır. Duâsında, cehd ve gayretini ibzal ederek, vukuf edersin.

Ortalık gereği gibi, aydınlandıkta herkesle beraber, oradan —tulûdan evvel— kalkıp Minâya gelirsin. Müzdelifede iken, yahut yolda gelirken Minâda, remy etmek üzere ufacık taşlar toplamış bulunursun (21) ves temizliklerine kani olmak için, onları yıkamış olursun. Çünkü, onlarla taat ikamesinde bulunacaksın (22). Bir taşı, kırıp ufaklama, ve cemre yanındakilerden taş alıp atma.

Minâya geldikte, cemrei akebeye remy edersin. Ve ilk atışta telbiyeyi kesersin. O bir yokuş yerde olduğundan akebe adı verilir. Nâsa ezâ olmamak için, onu yokuşun üstünden değil, altından taşlarsın. Hangi cemre olursa olsun, onun yanında biriken taşlardan alıp atmak, mekrûh olduğu gibi (23), cemreyi akebeye üst taraftan remy etmek dahi, nâsı rahatsız edeceği cihetle, mekrûhtur. Taşı sağ elinin baş ve şehadet parmakları ucuyla, tutup atarsın (24). Yedi taş atacaksın. Her birinde, (Allahu Ekber) diyeceksin. Attığın taş, bir kimsenin üstüne düşüp kalırsa, remyi iâde edersin. Kalmayıp cemre yoluna ve yakınına düşerse, kifayet eder. Uzak düşerse, kifayet etmez (25).

(Cemrei akebe remyinden sonra, «Müfred bil-hac» dilerse kurban keser) (26).

Sonra tiraş veya taksir eder. Ondan sonra, ihram memnuatından olan her şey, ona, helâl olur. Yalnız kadın helâl olmaz. (Temsilimizde sen dahi, «Müfred bil-hac» bulunuyorsun.)

Badehû, o gün yahut ertesi gün veyahut daha ertesi gün Mekkei Mükerremeye inip (27), ziyaret tavafı edersin. Ondan sonra, sana nikahlın dahi helâl olur.

Mezkûr tavafın icrası için, Minâdan Mekkeye inmekte, eyyamın efdâli ilk gündür. Eğer onu, o üç günden de sonraya bırakırsan, vâcibi tehirinden dolayı, bir şat, yâni koyun veya keçi, kurban etmek lâzım gelir.

Ziyaret tavafından sonra Minâya avdet ve remyi cimar için, orada üç gün ikamet eylersin. Remyi cimar günlerinde, Minânın gayri mahalde, gecelemek, mekrûhtur. İkinci nahr gününde, güneş zevale erdikte, mescidi - havf yakınındaki, cemrei ûlâdan başlayarak, cemrelerin üçünü de icra edersin. (Cemrei ûlâ, vustâ ve akebe ismiyle üç cemre bulunduğu evvelce ifade olunmuştur). Cemrei ûlâ ve vustâda yayan bulunarak, yedişer taş atar ve her birine tekbir edersin, ve bu iki cemrede, başka başka durup, kendin ve ebeveynin ve din kardeşlerin için, duâ ve istiğfar eylersin. Sonra, cemrei akabeye gelip, onu - binek olarak - remy edersin ve onun yanında duâya durmayıp gidersin. Üçüncü gününde, yine - zevalden sonra -o veçhile üç cemre yaparsın.

Kavli kerîmi mefhumunca, Mekkei Mükerremeye acele inmek istersen, o gün yâni bayramın üçüncü günü guruptan evvel inersin. Eğer, guruba değin teehhür edersen, mekrûh olur. Başka birşey, terettüp etmez (28).

Tacil etmeyip kalarak, Minâda iken dördüncü günün, fecir tulûu vukû bulursa, o gün dahi, remyi cimar etmek lâzım gelir. Yine zevalden sonra, üç cemreyi remy edersin (29).

O güne mahsus olmak üzere, zevalden evvel, dahi, remyi cimar câiz olur. Şemsin tulûundan evvel, remyi etmek mekrûhtur.

Minâdan Mekkei Mükerremeye rihlet ederken, tahsîb edersin, yâni muhassib (30) denilen düzlüğe gelindikte, orada inip biraz, dinlenirsin. Sonra, Mekkei Mükerremeye duhul ile, haremi şerife varıp sader tavafını diğer adi ile, vedâ tavafını icrâ edersin. Ve iki rekât namaz kılarsın. Ondan sonra, Zemzem kuyusuna varıp, kaadir isen suyunu kendin çekerek, beyti muazzama karşı durup, kaimen kana kana içersin ve içerken, birkaç kerreler, nefes alırsın, ve her defasında yüzünü, beyti muazzama dikip bakarsın. Mümkün olursa, Zemzem suyunu bedenine dökersin, yahut yüzüne ve başına sürersin. Onu içtiğinde:«Allahım ben senden faydalı ilim, bol rızık ve her türlü hastalıktan şifa dilerim.» diye, duâ edersin ki, bu seyyidinâ İbni Abbas Hazretlerinin, duâsıdır (31).

Zemzem suyunu içtikten sonra, babı Kâbeye varıp, atabeyi öpmek müstahaptır. Duhul, mümkün olursa girip, Hazreti Resûlü Ekrem (Sallalahü teâlâ aleyhi ve sellem) efendimizin namaz kıldıkları yere doğrulursun ki, babı Kâbeyi arka cihete bırakarak, ön tarafta olan, cidarın üç adım yakınına durup, iki rekât namaz kılarsın (32). Ve namazdan sonra yanağını duvara koyarak, Cenabı Hakka hamd ve istiğfar edersin. Sonra beytin zaviyelerine varıp, hamd ve tehlîl ve tesbih ve tekbîr edersin. Ve haktan dilediğini istersin ve edebe mülâzim bulunursun (33).

Ondan sonra çıkıp mültezeme gelirsin ve yüzünü ve göğsünü oraya koyup (34), Kâbe örtüsüne yapışarak, Cenab-ı Hakka arzı hacet ve tevazu ile şöyle söyle:

Mekkede kalmayacak olan kimse, vedâ tavafından ve onun namazından ve zikr olunan Zemzem ve mültezem... işlerinden sonra, yüzünü beyti muazzamdan ayırmayarak ağlaya ağlaya, ve ağlayamaz ise, beyitten müfarakta mütehassiren, ağlarcasına arka arka çekilip, haremi şeriften çıkar.

Kadın, hac efâlinin cemîsinde, erkek gibidir. Şu kadar ki, ihramda onların başları ve yüzleri dahi, örtülü bulunur. Ve onlar telbiyede seslerini yükseltmezler. Ve tavafta, remel ve saiyde, hervele eylemezler. İhramda mutâd üzere giyimli bulunurlar. İhramdan çıkmak için tıraş ve ya taksir etmezler. Haceri Esvedi, istilâm için, erkeklerin arasına sıkışmazlar.

Âdetli olan kadın, âdetli halinde, tavaftan mâdâ, menasikin hepsini yapar. Ziyaret tavafı, temiz zamanına tehîr olunur (35). Çünkü onun —büyük hades halinde— icrası «beden»e —yâni deve veya sığır gibi büyük hayvan— kurban edilmesini icab eyler. Nitekim, cinayet babında zikrolunur. Eğer, âdetini ziyaret tavafından sonra görür ise, ondan veda tavafı Mekkede ikamet ediciler hakkında olduğu gibi sâkıt olur.

------------------

(4) Bu dua, haccı ifrada göredir. Haccı temettüde, evvelâ omre ve haccı kıranda, hem omre ve hem hac, için niyyet eder. Dualar dahi, ona göre olur.

(5) (Lebbeyk) ikamet mânâsına olan, ilbaptan alınarak: «Ben senin kapında kiraren ikamet ve nidana icabet eyledim» demektir ki, tesniye tekrir içindir.

(6) Çünkü, mekruhtur. Eksik söyleyen isaet etmiş olduğu gibi sesini yükseltmeyen dahi isaet etmiş olur.

(7) Yüzsüz yemeni bulamayan Kimse, mestin ve iskarpinin konçlarını topuklarından aşağısını kesip, onları yemeni gibi giyer.

(8) Muhatabımız erkek olduğundan, bunun kadına şümulü olamaz. Onlar hervakit örtülerini muhafaza ederler.

(9) Baş değmeyerek demektir. Değerse, mekruh olur.

(10) Kemer ve silâh kuşanmak ve hatem takınmak ve kokusu olmayan sürmeyiçekmek ve hitan olma ve kan almak ve hacamat olmak dahi caizdir.

(11) O dua müstecaptır. Hesapsız cennete girmeyi istemek, en mühim duâlardan biridir. «Borçtan, fakirlikten sabırsızlıktan ve kabir azâbından Allaha sığınırım.» Bu duâ efendimizin duâsıdır.

(12) Yâni beyti muazzam havlinde velev ki, metaf mütearefeden baid olsun.Nitekim, tavaf ve metaf başlıklı bahisteki haşiyede izahat vardır.

(13) Rüknü yemâniyi dahi, istilâm hasendir. Zâhiri rivayette sünnet değildir.Diğer iki rükün — ki, biri irâkî ve diğeri Şâmîdir — selâmlanmaz.

(12) Makamı İbrahim bir taştır ki, Hazreti İbrahim aleyhiselâm, Hazreti Hacer ile oğlu Hazreti İsmaili görmeğe geldikçe, deveden iner ve deveye biner iken, onun üzerinde kaim olur idi. Kademeyni mübarekelerinin eseri otaşta zâhir olmuştur. İşte o taşın bulunduğu mahalle dahi. Makamı İbrahim,itlâk olunur. Elân şâyi olan, itlâk budur. Tefasirde, mezkûr Haceri mübarek, Hazreti İbrahimin nâsı hacce davet için, yahut beyt binasının yükselmesi için üzerineçıktıkları taş diye, mezkûrdur. Tahtâvînin zikrettiği — veçhi vecih — tefasirde yoktur. Yalnız Alûsî merhum, ona yakın diğer bir vech, zikretmiştir. Kadînın zikr ettiği,nâsı davet hususunun, cebeli kubeys üzerinde olduğu meşhurdur. İmam Nahaîdennaklen, Keşşafta: haremi şerifin kâffesi, Makamı İbrahimdir, denilmiştir.

(13) İztibâ, remel, istilâm, başlıklı bahiste bu hususa dair malûmat vardır.

(14) Çünkü, remel lâbüd olmakla, onu dürüst yapmak için, izdihamda tevakkuf etmek lâzım gelir. Haceri Esvedi istilâm etmek gibi değil ki, ona uzaktan işaret dahi bedel olur.

(15) Hangi kapıdan istersen çıkarsın. Nebiyyi ekrem sallallahü teâlâ aleyhive sellem efendimiz hazretleri, sünnet olmak üzere değil, Safâya en yakın kapı olduğu için, bâbı benî manzumdan çıkmışlardır ki, orası şimdi (bâbus-safâ) tesmiyeolunur. (Safâ), kaya mânâsınadır.

(16) Kâbenin görünmesi, evvelki zaman itibariyledir. Şimdi Merve ile beytimuazzam arasını binalar kapatmıştır. Lâkin yine müstakil Kâbe olarak durur. (Merve) beyaz taş parçasıdır.

(17) Kıran ve temettü haccı, âtîdeki fasılda mübeyyendir.

(18) Kitab-us-salâtın evkat bahsine bakınız ki, mezkûr cemide, hem ihramınve hem cemaati kübranın gart kılınması, hazreti imamın mezhebidir, imameyn indinde, onun ihramında bulunmaktan başka şartı yoktur.

(19) Eğer cemaati kübraya yetişemezse, öğleyi ve ikindiyi, mutat olan vakitlerinde başka başka kılıp, mevkıfe gidersin. Aslın bu ifadesi, hazreti imam mezhebine mebnidir. Bundan evvelki hamişe de bakınız.

(20) Muhassir lâfzı, yormak mânâsına olan (tashir) dendir.

(21) Taşların adetçe lüzumu, yetmiş yahut kırk dokuzdur. Yedisi ilk günü,cemrei akebede atılır. İkinci, üçüncü, dördüncü günlerde dahi, her cemrede, behergün yedişer taş atılmak üzere, altmış üç taş sarfolunur. Ceman yetmiş olur. Dördüncü gün, Minâda bulunmazsa, yirmi bir taş eksik, sarfolunarak, atışın adedi kırkdokuz olur.

(22) Temiz olmayan taşı atmak dahi, kâfi ise de mekruhtur.

(23) Çünkü, onlar merdut şeylerdir.

(24) Bu daha kolaydır. Taşı parmağının tırnağı üstüne koyup, şehadet parmağının yardımı ile atmak dahi, vardır. Her halde sünnet olan, sağ eli ile atmaktır.

(25) Bir arşından fazlası uzaktır. Onun aşağısı, yakındır.

(26) Âfâki olan huccac, seferber bulundukları için, kurban ile mükellef değillerdir. Haccı kıran veya haccı temettü yapanlar, hacc ile umreyi cemâ muvaffak olduklarına, teşekküren, onlara kurban vâciptir. Müfrede müstahaptır.

(27) Yâni o iniş, geniş mânalı vaciptir.

(28) Kırk dokuz taş atmış olursun. Onun yedisi, ilk günü cemrei akabede sarfedilmiş ve kalan kırk ikisi, yirmi birerden, iki günde atılmış olur.

(29) İlk günü, cemrei akabeye atılan, yedi taştan sonra, üç gün, yirmi birerdenaltmış üç taş ki, ceman yetmiş taş, tamamen atılmış olur.

(30) Haccın sünnetlerinin otuz dördüncüsüne ve onun hâşiyesine bakınız.

(31) Lâyık olan, büyük susama gününde, susuzluğu kesmek niyyetiyle içmektir.

(32) İki sütun arası olan — yeşil taş döşenmiş olan mahal nebinin namaz kıldığıyer değildir.

(33) Avamı nâsın, Kur'andaki «urvei vüska», beytin cidarındaki mevzii âlidenibaret olduğuna dâir olan sözleri, asılsızdır.

(34) (Metâf, mültezem, tahtel-mîzâb, dahili beyt, zemzem, ve Makamı İbrahim mes'a, Safâ, Merve, Arafat, Müzdelife, Minâ, Cemerat) duâ, müntecap olanyerlerdir.

(35) Ve nahr günlerinde temizlenmemiş ise, tavâfı tehir etmesinden dolayı, kendisine bir şey terettüp etmez. Eğer ziyaret tavafını veya onun ekserini, nahr günlerinde ifâ edecek müddet, temiz olmuş idiyse, tehirinden dolayı kendisine dem terettüp eder. Çünkü, özürsüz,vacibi terk etmiş olur.

«Adetli olan kadına, beytullahı tavaf etmek helâl olur mu? Cevabı: Olmaz. Bu surette o kadın, âdetli olmakla, ziyaret tavafını tehir eylese, kendisine kan yâni (kurban) lâzım olur mu? Cevabı: Olmaz.

   
© incemeseleler.com