On sekiz şeyin (1) biriyle cemaatın huzuru (2) sâkıt olur:

1 — Yağmur (3).

2 — Şiddetli soğuk (4).

3 — Muteaddi havf, (tecavüz korkusu) (5).

4 — Şedit zulmet.

5 — Mu'sir olarak habs (6).

6 — Körlük (7).

7 — Mefluçluk (8).

8 — Bir elin ve bir ayağın kesikliği (9).

9 — Hastalık.

10 — Aksaklık (10).

11 — Yağmurun dinmesinden sonraki çamur (11).

12 — Kötürümlük (12).

13 — İhtiyarlık (13).

14 — Nahv ve lügatle değil de, fıkıh ilmiyle iştigal eden bir takımkimseler ki, sonra o kimseleri kaçırabilir (14).

15 — Nefsinin arzu ettiği taamın hazır olması (15).

16 — Teheyyu ettiği yolculuğu kasdetmek (16).

17 — Bir hastaya bakmak ki, kendinin gaybubetinde o, hasta mütezarrır olur (17).

18 — Gündüz değil de, geceleyin rüzgârın şiddeti (18).

Mübah kılan özürlerden bir özre mebni cemaatten munkati' olan kimse, eğer özrü olmasa, cemaatte bulunmağı niyyet etmiş ise, ona cemaat sevabı hâsıl olur. Kişinin hayırlı niyyeti fiile gelmese bile kendisine nâfi olur.

------------------

(1) Ahbeseyn müdafaası ile rih müdafaası dahi, bunlara zam edilerek, yirmiyeiblâğ olunduğunu, İbni Âbidin, Bahri-râik haşiyesinde söylemiştir.

(2) Cemaata çıkmak demektir. Muhaşşî der ki, ifadeden anlaşıldığına göre, cumave bayram namazları cemaatine dahi şâmildir. Artık cumayı, öğle olarak kılar.Bayram namazı sâkıt olur.

(3) Mişkât şerhinde mezkûrdur ki: «Hudeybiyye vak'asında, Resulullah sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem ile beraber idik. Bize yağmur isabet etti, ayakkaplarımızınaltı ıslanmadı. Peygamberimiz efendimiz münadisi; herkes namazı bulunduğu yerdekılsın, diye nida eyledi» denildiği sahihtir.

(4) Aliyyül-kariî, imam Muhammedin, Muvatta' şerhinde, şiddetli harareti dahi, şiddetli soğuğa ilhâk etmiştir.

(5) Yâni birinin, haksız yere kendi canına veya maline teaddisinden korkmakyahut malının ziyamdan ve yahut namaz için cemaate katıldığı takdirde, kafileningöçüp gitmesinden korkmak (malından maksut elindeki maldır, velev emanet olsun).

(6) Yâni dar gelirli ve müşkül durumda olan borçlunun, borcunu ödemek içinmahpusiyyeti. Çünkü, zengin olan borçlu, cemaati terkte mâzûr olamaz. Darda olanborçlunun ise, mâzûriyyetinde, Muhaşşinin ifadesine göre, kendinin haps edilmesişart olmayıp, bundan korkması dahi, cemaate çıkmaması için özürdür.

(7) Yedeni, yok ise, âmâdan cemaatin sukûtu ittifâkîdir. Yedeni var ise, imameyne göre çıkması lâzım, imam indinde cemaati terkte mazurdur.

(8) Felç: inme, meflûç: inmeli demektir. Muhaşşinin ifadesine göre, felcin cemaati terkte mâzur olması, yürümeğe muktedir olmamasiyle mukayyettir.

(9) Çapraz olarak kesik demektir. İkisinin kesikliği bir taraftan ise, evleviyyetle özürdür. Yalnız bir ayağının kesikliği ile dahi cemaat sâkıt olur.

(10)Yâni, müellifin ifadesine göre, kötürümlük demektir. On ikincisinin haşiyesine de bakınız.

(11) İnkitaı-matardan sonra demesi, yağmur hakkında söz geçmekle bu özürmüstakil olarak zikrolunmuş olmasındandır.

(12) Müellifin ifadesine göre, uğradığı âfet sebebiyle kötürüm hale gelmektir.Bu gibiler cemaatten sâkıttır.

(13) Yürümeğe kaadir olamayan ihtiyardan cemaat sâkıt olur.

(14) Fıkıh kitaplarını mütalâa ve tetebbu eden kimseler cemaate çıkarsa o kimseleri bulamaz. İşte bu hal aled-devam olmamak üzere özürdür. Eğer terke muâzabet ederse, mâzur olmaz, tazir olunur. Dürrü Muhtâra göre, tâlim ve teallüme vetelîfe şâmil olmak üzere, mutlak fıkıh ile iştigal edenler maksuttur.

(15) Gerek akşam taamı olsun, gerek akşamın gayri olsun, ifadeye nazaran,velev ki ondan sonra cemaat bulunmasın. Müellif: Çünkü gönlüyle meşgul olur, ahbeseynin ve rîhin müdafaaları dahi böyledir. Bu faslın ilk hamişine de bakınız.

(16) Teheyyü, hazırlanmaktır. Muhaşşî der ki: Hemen yola çıkmak için olanhazırlık maksat olmak gerektir.

(17) Böyle değil ise, özür olmaz.

(18) Yâni aşırı karanlık gece demektir.

   
© incemeseleler.com